İnsanlar
Mutluluğu paylaşmak çok satmıyor buralarda, pek rağbet
görmüyor, mutluluk çığlıklarının atıldığı yerlerden kulaklarına pamuk tıkayarak
geçiyor insanlar. Pamuğun bir suçu yok. Masum pamuk alet oluyor kirli insanların
hırslarına. İvedilikle koşuyorlar, duvarlarını gam sarmaşıkları sarmış evin
kapısına. Üstü gizli hırslarla örtülmüş, üzerinde iyimserliği hatırlatan desenlerin
olduğu kof ruhlar bunlar.
Kederden söz açtık mı değme keyiflerine, bin bir
türlü şaklabanlıkların, gözlemi yavan bir tecrübeden süzülmüş bin bir toy
tavsiyenin ardı arkası kesilmez oluyor. Derdinizi bir yana bırakıp buna maruz
kaldığınız için kederleniyorsunuz. Nasıl mesut oluyorlar, mutluluklarından bir
damla akıttıkları için mutsuz olana.
Görmekten asla keyif almadıkları bir tablo
var, o da: mutluluğu gözlerinden taşan saadetli insan tablosu. Hep bunu görmek
istediklerini söyler dururlar. Bedbaht anlarınızda öyle olmanızı içtenlikle
diler ve yine zamanı geldiğinde aynı içtenlikle sevinç çığlıklarınızı görmezden
gelirler. Bakışları gözlerinize değmeye korkar, ellerindeki herhangi bir
nesneyle uğraşmaya başlarlar, mutluluğun ardının mutsuzluk olduğunu salık veren
o felaket tellalı, tenha hallerine bürünürler. Her şeyin zıddıyla var olduğunu zaten
bilen size acı bir hakarettir bu. Kendinizi kandırmanıza fırsat vermedikleri
içinse okkalı bir küfür niteliğindedir. Aldanmanın yaşamakla eş değer olduğu
bir yerde kendini kandırmanın kıymetini bilseler bu kadar ileri gitmezlerdi
herhalde. Ah insanlar...
‘’Her şeyi anlıyorum ve bu
beni öldürecek. ‘’ diyen Dostoyevski, bilmelisin ki dostum; benim durumum daha
da vahim; seni de anlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder