Yarı aşık
Kitap okurken amaç katili bulmak değil de katilin duygularını anlamak, gerçek hayatta çok da rastlanmayacak bir şekilde katille empati kurmaktır ya severken de amacın mutlu sona ulaşmak değil yalnızca sevmek, saf sevmek olduğunu düşündüm. Asli faili feri faili aramanın yersiz olduğu çoktan kapatılmış hesaplar dairesinde. Çok kere düşünmüştüm bunu şüphesiz, başka bir teşbihle başka bir debdebeli gün ertesinde. Yalnızca olayların deja-vusu olmaz ya düşüncelerin de dejavusu olur dedim kendime esenlikle. İçim huzurla doldu. Fevkalede şeyler düşünmekten çok düşünceyi fevkalade neticelere bağlayan insan saadetiyle.
Gururu çok aşındırmadan, gelecekle yaşamadan, tatlı tatlı anın yaşandığı bir sevda belirdi gözümde. Ama sevda kelimesi de öyle haybeye bir şey değildi ki. İvedilikle vazgeçtim bu düşünceden, benim polyannalığım bile bunun üstünü örtmüyor, ayakları hep açıkta kalıyordu. Kapsıyordu sevda; içinde hüzne, mutluluğa, aşka dair ne varsa bulunan lügatı, matematikçi tabiriyle.
Hani aynı gece aşık gözleri nemli izlerken yıldızları, maşuğunun belki mutlu ve hayran bir şekilde izlediğini düşünür de çıkışamaz ya yıldızların nispet yapan güzelliğine, o zaman bir yanı da umudunun tozunu alır, yeniden parlatır umudunu; işte aşk böyle. Mutsuzken maşuğunun belki de mutlu olduğunu hesap edip huzuru kaçırmaktan kaçmak gibi. İncelikten öte bir şey...
Aşk hakkında düşüncelerim bir bir akarken yılardır yerinde duran hüznümün başrol oyuncusu, gözümün hep takıldığı trafik lambasının gölgesi asabımı bozdu bu gece. Başta hiç ses etmedim. Kadirşinasım ya. Az dinlemedi gözlerimden okunan kederimi. Az dinlemedi sevda türkümü. Az şiir yazdırmadı mesnetsiz. Durup dururken rahat batar da olmadık şeyden kıllanıp nazlı bir edayla kavga çıkarmaz mıyız ? Trafik lambasının gölgesiyle kıyasıya dövüşmek istedim bu gece. Şeytan nasıl uyladı tıynetsiz. Uyladığını biliyorum da bir yandan da şeytanımı okşuyor gibiyim. Durumdan hiç memnun değilim de bir yandan da sobaya ateş atar gibiyim. Sonunda çok pişman olacağımı biliyorum da yine de şirazeden çıkmak istiyor gibiyim. ‘’Sonunu düşünen kahraman olamaz ‘’diye kendine haklı sebepler çıkaran düşüncesiz gibiyim. Neysem neyim bu gece durduk yere huzursuzluk çıkaran yarı aşık gibiyim…Kahve ısmarlasam hiç uyumasa da sabaha kadar kıyasıya dövüşsek diyorum. Nasıl hırssa. Bunlar hep çok sevmekten diye düzüyor sahtekar yanım. Hadi ordan canım! Asabımı bu denli bozan o gayet fuzuli gerekçe neydi kim bilir. Belki gözünün üstündeki kaşı, belki caddeye düşen açısı... İşte ayrıklıklar da hep böyle; Hiç sebepsiz.